
16 metrekarede başlayan hikaye bugün 7 bin 500 metrekarelik bina ile üretim ve pazarlama üssüne dönüşmüş Mehmet Can’ın yaşamında.
16 metrekarede başlayan hikaye bugün 7 bin 500 metrekarelik bina ile üretim ve pazarlama üssüne dönüşmüş Mehmet Can’ın yaşamında. Mehmet Can dediğinizde herkesin aklına Bilyacı Mehmet ya da Can Bilya Mehmet isimleri geliyor. 50 yıla yaklaşan iş yaşamıyla sektörünün söz sahiplerinden biri. İşine babasından aldığı düstur ile geleceğe yaptığı yatırımlarıyla sahip çıkıyor.
Mehmet Can Bilya’nın temelleri nasıl atıldı?
Bugünün temelleri rahmetli babam Ahmet Can tarafında 1959 yılında İstanbul Caddesi’nde fenni fırın civarında 16 metrekare bir dükkanda atılmış. Burada Konya’nın ilk rulmancı dükkanını açarak, bugünlerimizin ilk adımını atarak bismillah ve errızkualallah düsturuyla başlayan serüven sırasıyla 1965 yılında Eski Garaj Caddesi’ne, 1976 yılında eski sanayiye, 2003 yılında Zafer Sanayiye, 2008 yılında Büsan Sanayi’ye derken, 2015 yılı eylül ayında da bugünkü tesislerimize geçerek ilk günkü heyecanımızla müşteriyi velinimet bilerek ve baş tacı olarak görerek, ilkelerimizden prensiplerimizden ve itibarımızdan taviz vermeksizin bugünlerimize geldik.
Siz nasıl başladınız?
Babam kalp hastası olduğu için 1969 yılında ben de ilkokulu bitirdikten sonra babamın rahatsızlığından dolayı iş yerinde çalışmaya başladım. İşyerinin tabiri caizse bulaşıkhanesinde başlayarak çıraklık yaparak meslek eğitimini kendi işyerimizde devam ettirdim. Sadece askere gittiğim süre içerisinde ara verdim. 1979 yılında askerden geldikten sonra işyerinin tüm yetkilerini rahmetli babam Ahmet Can’dan devraldım. 1994 yılında da aile şirketini kurarak, şirketleşme yoluna gittik. Ben de 1998 yılında oğlum Ahmet Can’ı yanıma alarak, yolumuza devam ettik. O günden bu yana oğlumla beraber devam ediyoruz. 2000 yılında rahmetli babamı kaybettik.
İş dalınız nedir?
2008 yılına kadar her marka rulman ve yan ekipmanlarının perakende ve toptan satışını yaptık. 2008 yılında TIMKEN rulmanlarının distribütörlüğünü alarak ithalata başladık. Şu anda da İtalya’dan, Almanya’dan, Fransa’dan, Çin’den ve Tayvan’dan sektörümüzle ilgili ithalatlarımız devam etmektedir. Rulman ithalatı ve toptancılığıyla beraber 2 yıldan bu yana TIR dorselerinin dingil yedek parçalarının üretimine başladık.
HER KADEMESİNDE EMEĞİ VAR
Yeni bir pazara da giriyorsunuz o zaman?
Yeni bir pazar değil aslında. Daha önce mal verdiğimiz, dorse ve dingil sektöründeki müşterilerimize bununla ilgili Çin’den zaten ithalatımızı yapıyorduk. Bu ürünleri biz niye üretmiyoruz diye düşündük. Şu anda ithalatı kestik ve bu ürünleri kendimiz üretmeye başladık. Burasını yeni sistemimize göre, dizayn ettirdik. 7 bin 500 metrekare kapalı alanımız var. Bunun 3 bin 250 metrekaresini üretim fabrikası olarak kullanıyoruz. 3 bin 250 metrekare depo ve bin metrekare de idari bina olarak kullandığımız alan var.
Söylediğiniz tarihlere bakarsak, bu işyeriyle beraber büyümüşsünüz, yanılıyor muyum?
Hemen hemen. 1969 yılından bu yana bu işin içerisindeyim. Babamın rahatsızlığı olduğu için çok fazla işlerle ilgilenemedi. Askerliğimi tamamladıktan sonra bizzat işin başına geçtim. Pazarlamasını yaptım, toptancılığını yaptım. Her kademesinde çalışarak, bugünlere geldik.
TORUNUNU İŞİN BAŞINDA GÖRMEK İSTİYOR
Üretime ne zaman geçtiniz?
2 yıldır üretim yapıyoruz. Buraya gelinceye kadar amatör bir şekilde devam ediyorduk. Burayı fabrika olarak dizayn ettirdik ve tam teşekküllü makinelerle TSE ve ISO normlarına uygun üretim yapıyoruz. 60 kişilik uzman kadromuzla rulman ve imalat bölümüyle, değerli sanayici esnafımıza hizmet vermeye çalışıyoruz. Dolayısıyla Konya’da imalat yapıp rulman ile yolu kesişen tüm sanayici arkadaşlarımız bizi çok iyi tanırlar. Rahmetli babamdan gelen bir prensibimiz vardır; dürüstlük, itibar, söze güvenilirlik, yaptığımız işe güvenilirlik olmazsa olmazımızdır. Bu sene Konya’da sektörde 57. senenin içerisindeyiz. Bu zannedersem, firmamızın özgeçmişini ve güvenilirliğini en iyi özetleyecek durumdur. Benim hedefim ise 4. kuşağın işin başında olduğunu görmek. Allah kısmet eder de torunlarımı işin başında görürsem, hedefimi gerçekleştirmiş olacağım; bu beni çok mutlu edecek.
Siz işin mutfağından geliyorsunuz. Oğlunuzu çalıştırdınız mı işin mutfağında?
Aynen öyle. Oğlum Ahmet Can da işe dükkanda çırak olarak başladı. Benim geçtiğim her yoldan oğlum da geçti. 2003 yılında kısmen yetkiliydi. 2008’de yetkileri biraz daha arttı. Şimdi ise işin başında oğlum var diyebilirim. Ben biraz daha geri planda danışman olarak, üst akıl olarak tecrübelerimden faydalanmaları noktasında oğluma yardımcı olmaya çalışıyorum. İthalatın bazı bölümleriyle ilgilenmeye devam ediyorum. Konya sanayi esnafı bizden memnun ki bizi bugünlere kadar getirdi. Kendilerine teşekkürü borç biliyorum.
İMİTASYON, SEKTÖRÜN DÜŞMANI
Sektörün uzmanısınız diyebiliriz. Sıkıntıları var mı sektörünüzün?
Biraz önce dediğim gibi bizi bugünlere taşıyan bize ve yaptığımız işe sanayici esnafımızın güvenidir. Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de bazı sıkıntılar var. Özellikle 90’lı yıllarda bir kaçak rulman pazarı oluştu. O yıllarda özellikle İskandinav ülkelerinden, Romanya’dan, Bulgaristan’dan, Polonya’dan, Rusya’dan kaçak ürünler pazara sokuldu. Daha sonra da devam eden yıllarda Çin pazarı açılınca Çin’den taklit ürün getirilmeye başlandı. Cezai müeyyidelerin yaptırımların yeterli olmaması nedeniyle bazıları Konya piyasasına mal satabilmek adına özellikle TIMKEN, SKF, FAG, NSK ve NACHI marka rulmanların taklitlerini Çin’de yaptırarak, piyasaya sürmeye çalışıyor. Bu durumun haksız rekabete, sanayici esnafımızın emeğine göz dikmeye yönelik girişimler olduğunu düşünüyorum. Burası çok önemli, sanayici esnafımızın mal alımı yaparken alacağı markanın öneminden ziyade mal aldığı firmanın özgeçmişini araştırıp incelemelerinin kendi lehlerine olacağını düşünüyorum.
Distribütör olduğunuz markalar var mı?
Tımken rulmanlarının Türkiye distribütörlüğünün yanı sıra HIWIN marka tezgah rulmanlarının da distribütörlüğünü yapmaktayız. Bunun yanı sıra işimizle ilgili farklı ithalatlarımız var. Ayrıca Çin’den kendi markamız olan QBC ve GBC marka rulmanların ithalatını yapmakla beraber, Türkiye içerisinde de farklı markalarla alakalı ana bayiliklerimiz devam etmektedir.
Benim bildiğim rulman daha doğrusu bilyalı, çocukluğumuzda yaptığımız bilyalı arabalar vardı. Ben orada kaldım galiba?
Evet çocukluğumuzun böyle anıları var ama rulman son derece hayati ve stratejik önem taşıyan bir yedek parça. Rulmanın stratejik bir önemi var. Rulman olmazsa uçağınızı uçuramazsınız, geminizi yüzdüremezsiniz, hiçbir aracı yerinden devindiremezsiniz. Harp sanayini çalıştıramazsınız. Tabiri caizse hayat resmen durur. Bana göre ekmek kadar su kadar hava kadar önemli bir yedek parçadır. Ülke olarak bu sektörde maalesef çok gerideyiz. Türkiye’de üretim yapan sadece bir tane firma var. O da çeşitlilik adına yüzde 10’a ancak ulaşabiliyor.
Sizin böyle bir planlamanız var mı?
Rulman üretiminde şu anda bir planlamamız yok. Çok büyük yatırım gerektiren bir sektör. Kendi adımıza şu anda böyle bir üretim planlaması yapmadık. Ancak şu anda üretimini yaptığımız dingil yedek parçası üretiminin yanında, önümüzdeki 5 yıllık plan içerisinde farklı imalat programlarımızı yapmaktayız. Üretim hacmimizle birlikte büyümemizi geliştirmek istiyoruz.
Bu noktada şunu sorsam; pazar payınız ne kadar?
Genel olarak Konya pazarıyla çalışıyoruz. Konya sanayisi esnafımıza ve endüstriyel gruba ağırlıklı olarak hizmet vermeye çalışıyoruz. Bu pazarın aşağı yukarı yüzde 40’ına sahip olduğumuzu düşünüyorum.
İşim az olsun benim olsun dememişsiniz, sürekli büyütmüşsünüz. İşinize yatırım yapmışsınız, geleceğe hazırlamışsınız.
Bu işin okulu yok. Sonuçta ticaret yapıyoruz. Biraz da arz talep dengesi bizi kamçıladı. Elbette bakış açımız bunda önemli bir role sahip ama Konya sanayisinin büyümesi bizi de etkiledi. Toptan ve perakende olarak başladığımız işte şu anda İtalya, Almanya, Fransa, Çin, Tayvan gibi ülkelerden direkt ithalatçıyız. 2002 yılından sonra Konya’nın sanayi hamlesi tedarikçi olarak bizi de tetikledi.
DOĞA AŞIĞI BİR AVCI
İşinizde iyi olduğunuz, sevdiğiniz çok belli ama biz biraz da Mehmet Can’ı tanıyabilir miyiz?
Mehmet Can, nam-ı diğer Bilyacı Mehmet ya da Can Bilya Mehmet. 1957 Konya merkez doğumluyum, 59 yaşındayım. 3 çocuğum var. Biraz önce bahsettim, oğlum Ahmet Can’la beraber çalışıyorum. Kızımın biri Konya’da eczacı. Diğer kızım İstanbul’da Sağlık Bakanlığı Genel Sekreterliği Bakırköy Şubesi’nde Onkoloji Hastaneleri denetmeni. Aynı zamanda doktora öğrencisi. Doğa aşığıyım, av merakım var.
Sık gider misiniz?
Evet, sık giderim ama avkolik değilim. Bunu önemle belirtmek istiyorum. Benim için av 4 bölümden oluşur. İlki av; elinize tüfeği almazsanız 5-6 saat yürüme imkanınız yok, ikincisi spor, üçüncüsü piknik, dördüncüsü de macera ve adrenalin. İlla ki vuracağım diye bir iddiam yok. Silahlara merakım var. Av belki biraz bahane, doğaya çıkıyorum. Ormanlık alanda yürümeyi çok seviyorum. Piknik niteliğinde bir mangal yapmak közde demlenmiş bir çay içmek benim olmazsa olmazlarımdandır. Bedenen yorulsam bile bu etkinlik beni ruhen dinlendiriyor. Şehrin kalabalığından artık sıkılmış durumdayım.
KALABALIKTAN DOĞAYA KAÇIŞ
İşten geriye çekilmeniz biraz da kendinize zaman ayırmak istemenizle mi ilgili?
Ticaret hayatına çok erken yaşta başladığım için biraz yoruldum da diyebiliriz. Yaşım 60’a geldi. Kendime biraz daha zaman ayırmak istiyorum. Beni en mutlu eden şey de doğa ile iç içe olmak. Av merakı da bununla beraber gelince, kendimi doğaya bırakıyorum.
Av dışında kendinize zaman ayırdığınızda neler yaparsınız?
4 tane torunum var. Pazar günlerim onlara aittir. Gelirler, onlarla ilgilenirim, evimin bahçesiyle ilgilenirim. Torunlarla beraber doğaya gideriz. Vakit ayırabildikçe dini ve tarihi eserleri incelemeye çalışırım.
Hayalim 4. nesil demiştiniz. Torunlarınızın merakı var mı?
Elbette işyerine merakları var. Ancak tahsil hayatlarının daha çok başındalar, tahsil hayatları bitmeden pek işyerine sokma taraftarı değiliz.
Seyahat ile aranız nasıl?
Avcı olduğum için yurt içi seyahatlerim zaten var. Yurtdışına gitmeyi de çok severim. Yakın zamanda av fuarına gideceğim Almanya’ya. Birçok ülkeyi gördüm. Bazen arkadaşlar takılır, “Hiç dil bilmeden kaç ülkeye gittin” diye. Dil bilsem dünyanın tamamını gezmek isterim. Hayatım boyunca en büyük eksikliğini hissettiğim yabancı dil sorunum var, ancak onu da bir şekilde hallediyoruz. Şu andaki merakım ya da isteğim diyeyim, Alaska’ya gidebilmek. Şu anda araştırmalarım var, umarım yakın zamanda gerçekleştirmek isterim.
Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim.



